Türkiye’de 30K TL vs Hollanda’da 3.5K Euro ile Yaşamak?
Geçtiğimiz günlerde Ekşi Sözlük’te bir başlığa denk geldim. Bir çift Türkiye’de 30 bin lira gelirleri varken 3500€ ile Hollanda firmasından “teklif” almışlar. Ekşi Sözlük’te de başlık açıp sormuşlar “hangisi daha mantıklı, geçinebilir miyiz?” diye. Bu tarz karşılaştırmaları çokça görüyorum aslında. Bir karar vermeden önce yaşam koşullarını da öğrenmek mantıklı bir başlangıç. Ama burada bu paraları nasıl kıyasladığınız gerçekten önemli. Yani o parayla standart yaşam giderleriniz dışında, ne kadar arttırırsınız ve onlarla neler yapabilirsiniz? Bir de parasız da yapabildiğiniz şeyler belki bazı standartlarınızı düşürmenize değecektir…
Önce şunu söyleyerek başlayayım, daha önceki yazılarda da bahsetmiştim bu teklifler öyle siz koltuğunuza uzanmış Survivor izlerken, bence gönüllüler kazanır diye düşüncelere dalmışken hoop telefonunuza gelen bir mail ile olmuyor. Bu hissiyat ile yazılmış çoğu şeye kanmayın, bu iş teklifleri için ne taklalar atılıyor. Yani sanki daha önce hiç düşünmemiş ve piyangodan talih kuşu konmuş gibi teklif geldi ama “çok kararsısız yaa, gül gibi hayatımız var, bıraksak mı?” seviyesi değil bu. O yüzden var olan bir çabanız varsa, insanlara neler çıkıyor ben uğraştım da olmadı diye üzülmeyin. Bir de Türkiye’de 30K aylık gelir hala soru işareti benim için… Bereketini görün diyebiliyorum sadece.
Neyse, para konusuna gelecek olursak objektif bir şekilde önce Hollanda’da neler sizi bekliyor onlara bakalım. Baştan anlaşalım; Amsterdam yaşam şartlarına hakim değilim ve ben Eindhoven’da yaşayan bir birey olarak bazı giderleri sıralayacağım. Ancak burada değişen şey muhtemelen ulaşım ve kira olacaktır. Bunları kıyaslamak için de Amsterdam’ı İstanbul, Eindhoven’ı da Eskişehir gibi düşünmek makul olabilir.
Hollanda genelinde maaş anlaşmaları genelde yıllık brüt ücret üzerinden yapılıyor. Sizi buraya getirmelerinin geçerli yolu ise “High Skilled Migrant” statüsü. Yani biz ülkede aradık taradık kalifiye eleman bulamadık, dışarıdan almamız gerekiyor diyorlar. Bu statünün de sağlanabilmesi için 2020 yılı için 30 yaş üzerine aylık 4612€, 30 yaş altı içinse 3381€ aylık brüt maaş vermek zorundalar. Yani öyle altına da çalışırım siz yeter ki beni alın durumu söz konusu değil. Brütten nete bir hesap yapmak da oldukça karmaşık, biz hala tam çözemedik. Size gelen para için farklı vergi değerlendirmeleri var. Hollanda’ya has bir durum olarak da bu “HSM” statüsü için %30 vergi avantajı var. Türkçesi adamlar diyor ki “Biz bu zamanına kadar sana hiç bir yatırım yapmadık. Sen kalkıp bizim ülkemize fayda sağlamak için geliyorsun. Bunun bir avantajı olarak da sana 5 yıl boyunca %30 vergi avantajı sağlayacağız.”
Nasıl geliyor kulağa şahane değil mi? 🙂 Yine tabii bir fikir vermesi açısından tax.nl sayfasından aylık tahmini net ücretinizi hesaplayabilirsiniz…
Hayal ediyoruz ki eşinizle çocuksuz bir şekilde geldi size aylık 3500€ e gelen net teklif… (Haydi inşallah!) Bu parayla neler yapabilirsiniz, neler yapamazsınız?
- 1100-1350 € civarı bir kira gideriyle 2+1 bir evde oturabilirsiniz. Hatta şanslıysanız müstakil tarzda küçük bahçesi olan bir ev de olabilir. Ama kolunuzu uzattığınızda komşu binanın camına ulaşmayacağınızı temin edebilirim.
- Aylık 200-250 € civarında gaz-elektrik-su-internet-tv giderleriniz olacak.
- İki kişi aylık 200 € civarında bir sağlık sigortası masrafı var. Sigorta sistemi biraz değişik, bu parayı verdim iş bitti değil. Birincisi zorunlu, ikincisi aylık ödemeniz kendi risk değerlemenize bağlı olarak değişiyor.
- Yıllık 220 € çöp vergisi var. Haydi hayırlı olsun.
- Aylık telefonunuz iki kişi için 40-60 € arasında, bol internetli 🙂
- Aylık market ortalaması da 350 – 450 € civarı. Ama yani standart etli, tavuklu, kıymalı egzotikli, hani kısıtlamadan, hesap etmeden canınızı çektiğini aldığınız şekilde.
Tüm bunları düşününce en yüksekten 2268 € temel gideriniz oluyor. Normalde ulaşım bisikletle ama biz araba alalım derseniz aylık 100-150€ temel gider ve bir depo benzini de 75 € olarak sayabilirsiniz. Aracın temel giderlerini; 30-40 € semte göre değişen yol vergisi (bu ücret de aracınızın benzinli/dizel olmasına, dolayısıyla karbon salınımına göre değişkenlik gösteriyor) ve kalanı da aracınızın sigortası olarak düşünebilirsiniz. Buna ek olarak da yıllık 200-300 € aralığında yıllık bakım ücreti var. Aslında araba her ülkede dert 🙂
Tabii şunu belirtmekte fayda var, yazdığımız kira bedelini merkezde oturmanız durumunda ödersiniz. Merkezden uzaklaştıkça 900 €’ya müstakil bahçeli evi de garanti edebilirsiniz. Bir de kredi durumu var ki, 30 yıllık krediye (faizleri 30 yıllık %1.8 gibi) kiranın çok daha altında bir aylık ödeme ile sahip olabilirsiniz. (Bildiğiniz müstakil, 4-5 odalı bahçeli bir evden bahsediyorum, şekil A1 aşağıdaki görsel)
Bir ufak detay daha, geçim zorluğu oluşturan koşullarda devlete başvurarak listesine girebildiğiniz uygun kiralı (devlet destekli) evler mevcut… Zor sıra geliyor diye okumuştum ama içine girmediğim için net bir bilgim de yok.
İşe 30km uzakta oturduğunuz durum için de şirketinizden yol parası alabiliyorsunuz. Bol keseden düşündüğümüz bu durumda yuvarlak hesap araba hariç giderlerinizi 2500 sayarsak kenarda 1000 € paranız kalıyor.
Arabalı demişken 2. el (30-50000 km) ortalama bir araba fiyatının da 7-13K € bandında olduğunu söyleyebiliriz. 7K fiyatı Peugeot 208, 13K da Peugeot 2008 gibi düşünebilirsiniz.
Biraz da keyfi yaşam giderlerine bakalım o zaman. Dışarıda keyifli bir restoranda yemek yemek 15-50 € arası diyebiliriz. Menüde sangriadan 6-7 çeşit tapaslı İspanyol restoranından bahsediyorum 50€ için. Dışarıda standart bira içmek 2.5-4.5 € ama çok sofistike şeyler içeceğim derseniz 7.5 €’ya da çıkabiliriz. Alkol konusunda marketi de ekleyeyim, 10-15 € bir kasa bira, ortalama 3.5-7 € aralığına da şişe şaraplara yönelebilirsiniz.
Ben hobilerime yöneleceğim derseniz aylık tenis kursu üyeliği 50 €. Her ay artan paranızla bir enstrüman alıp evde küçük stüdyonuzu kurabilirsiniz, ya da oyuncuysanız playstation ve oyunlara para yatırabilirsiniz… Her hafta sonu civardaki tatlış köylere gidebilir, Almanya, Belçika gibi yakın ülkelere gidip küçük kaçamaklar yapabilirsiniz.
Bedavaya neler var derseniz, iş çıkışınızda piknik çantanızı sırtlanıp bolca park bahçede yayılabilir ya da yine farklı bisiklet rotalarında dolanabilirsiniz. Bolca orman mevcut hatta istemediğiniz kadar olabilir. Yani yeşile doğaya istediğiniz an ulaşabilirsiniz.
Peki parayla neleri alamazsınız ya da daha az harcamak için nelerden fedakarlık yaparsınız?
Öncelikle hizmet sektöründen komple vazgeçebilirsiniz. Yani eve temizlik için yardımcı alacağım derseniz saatlik ücretleri 20 €’dan başlayan fiyatlarla hesaplayabilirsiniz. Ya da bir eşyanız bozuldu, tamir için gelip bir bakacak amcaya 70 € trink verebilirsiniz. Yani bunlar demek oluyor ki, öyle her hafta eve gelen yardımcıdan, her bozulan şeye tamirci çağırmaktan vazgeçeceksiniz. Kendiniz yapmaya yöneleceksiniz. Aldığınız evin boyasından parkelerine hafta sonları yavaş yavaş yapmak size normal gelmeye başlayacak. Çöpünüzü kendiniz çıkaracak, o her semte açılan marketinizi evinize taşıyan uygulamalardan uzaklaşacak, bahçenizi yenilemek bir hobi haline gelmeye başlayacak. Ya da mağazaların cuma günleri dışında 6’da kapanışını kabulleneceksiniz. Size çeşit çeşit öğle yemekleri ve servis imkanları sunan şirketler olmayacak. En önemlisi ailenizden, arkadaşlarınızdan uzak kalacaksınız. Yeni bir ülkede yeni bir çevre oluşturmak zaman alacak ve sahip olduğunuzun yerini de büyük ihtimalle tutmayacak.
Tamam ben bu standartlardan vazgeçtim ama neler değişecek, neleri kazanacağım derseniz…
Stressiz, kavgadan uzak insanlarla yaşayacaksınız. Yani kaza yaptığınızda bile karşınızda olsun ya diyerek size gülümseyen bir insan olacak. Olmayan gündemleriyle aksiyonsuz bir hayat sizleri bekliyor olacak. Akşam dışarı çıktığınızda poponuzu ayrı cüzdanınızı ayrı kollamak zorunda kalmayacaksınız. Konuşurken acaba yanlı mı yansız mı demeyecek, fikirlerinizden dolayı tutuklanma riski taşımayacaksınız. Paranız değer kaybediyor mu diye her gün kur sayfalarını güncellemeyecek, mayıs ayında size verilen tatil paranız ve en az 25 gün (hafta sonları sayılmadan kemiksiz 5 hafta) izinle istediğiniz yerlere vize derdi olmadan seyahat edebileceksiniz. İş dışında telefonunuz çalmayacak ve özel hayat/iş hayatı ayrımı gibi bir kavram hayatınıza girecek. 4’te işten çıkacak 10 dakikaya evde olacak ve temizliğinize de, yemeğinize de, tamirinize de, gezmenize de zamanınız kalacak. Hayatınız kayıp giden bir zamandan çıkıp, aslında zamanı hissedebileceğiniz bir yöne evrilecek.
Yazının sonuna gelmişken bu anlattıklarım hep tek maaş ve çocuksuz yaşam üzerinden. Çoluğumuz çocuğumuz yok o yüzden çocuklu bir yaşama varsayım yapmak bana düşmez. Ama iki kişi çalıştığınızı varsaydığınızda (ki gerçekten özellikle kadınlar için evden kendi işini oluşturabilmek adına da ciddi fırsatlar var) siz yaşam standartlarınızı kıyaslayabilirsiniz. Çocuklu aileler için de bir fikir ve cesaret vermesi adına yine 30 yaş üstü tek maaşı ile yaşayan çocuklu aileler biliyoruz. Konuşmalardan bildiğimiz kadarıyla kreş konusu pahalı ama ebeveynler çalıştığı durumda devlet ona da katkı sağlıyor. Çocuğunuzu ücretli bir okula gönderip göndermemek tamamen kendi tercihiniz (international school denilen okullar) ki genelde çocuklar ücretsiz olarak farklı modellerde eğitim veren okullara gidebiliyor.
Neticede eğer çok büyük lüksler içinde “zengin sınıfında” olmak hayali ile gelmeyi düşünüyorsanız, üzgünüm hayal kırıklığına uğrarsınız. Sosyal yaşam düzenleri, ekonomi sistemleri ya da kültürleri başta buna uygun değil. Buraya gelen insanların motivasyonu da öncelikle para değil, stabil bir yaşam, güvenli ortam, doğayla daha iç içe yaşamak, ifade özgürlüğü gibi daha farklı kavramlar. Zaten buradaki insanların parayı statü belirtisi olarak gördüğü bir durumla da karşılaşamazsınız. Arabaları standart markalar, telefonlar yıllanmış telefonlar, bir ürün çalışıyorsa yenilenmeye gerek yoktur mantığı… Yani bugüne bugün bir insanda son model telefon, araba, takı ya da marka beklentisi/gösterisi görmedim karşılaşmadım da… Aksine tutumlu olmak ve yersiz harcama yapmamak takdir edilen bir durum. Burada bir hayat kurduğunuzda maddi olarak burada yaşayan bir çok insan gibi; ortalama bir eviniz, arabanız, garajınızda karavanınız, yeterli miktarda kıyafetiniz ve hobilerinizle kendinize ayıracak zamanınız olur. Bundan daha öte bir beklenti nasıl olur bilmiyorum ama sonuçta tamamen kişisel tercih…
Yani o kadar anlattığım şeyin bir özeti olarak mevzu sadece rakamsal maaş kıyaslaması değil. Gerçekten o paraya neleri elde edebileceğiniz ya da nelerden vazgeçeceğiniz… Sizin tarafınız beklentiniz ne?
Varsa soru işaretleriniz kafanızda, yorumlara bekleriz 🙂